Yeryüzündeki suların büyük bir kısmı içilebilir mi ?

Emir

New member
Yeryüzündeki Suların Büyük Bir Kısmı İçilebilir mi? – Sular Üstüne Bir Forum Muhabbeti

Sabah kalktım, musluğu açtım, suyun yüzüme çarpan o serinliğiyle ayıldım. Sonra aklıma şu soru geldi: “Dünya suyla kaplıysa neden hâlâ marketten su alıyoruz?” Gerçekten, gezegenimizin %70’i suyla kaplı ama bu suların yalnızca %2,5’u tatlı su ve bunun da büyük kısmı buzullarda ya da yer altının derinliklerinde saklı. Kısacası, elimizde bol su var ama içilebilir olanı, diyet kola gibi: bolca reklamı var ama gerçeği az.

---

Su Gerçeği: H2O Ama Hadi Olmaz O

Dünya üzerindeki suların yaklaşık %97’si tuzlu sudur; yani okyanuslardan içmeye kalkarsak mide değil, ruh da yanar. Tatlı suyun büyük kısmı ise buzullarda veya yer altı rezervlerinde sıkışmıştır. BM’nin 2024 raporuna göre, insanların doğrudan erişebildiği içme suyu miktarı, toplam su kaynaklarının yalnızca %0,5’idir. Bu da demek oluyor ki; su gezegeni olarak bilinen dünyamızda, aslında çoğumuz “susuzluk gezegeni”nde yaşıyoruz.

Ama forumun doğasına uygun konuşalım: Bu sadece bilim değil, biraz da mizah meselesi. Çünkü düşünün, 8 milyar insan aynı musluğa üşüşmüş gibi… “Biraz az aç şu musluğu Ayşe, damlalarla tasarruf edeceğiz!”

---

Kadınların Su Gibi Empatik Yaklaşımı

Forumda bu konuyu konuşurken ilk yorum genelde bir kadından gelir:

> “Ben çocukken annem hep derdi, suyun da canı var, israf etme.”

Kadınlar bu konuda doğal olarak ilişki odaklı düşünüyorlar. Su, onlar için sadece bir kaynak değil, bir canlıyla kurulan bağı simgeliyor. Hindistan’da kadınların su toplamak için kilometrelerce yürüdüğü köyleri, Afrika’da her gün suya ulaşmak için sıraya giren kadınları düşünün. Bu hikâyeler sadece “yoksulluk” değil, dayanıklılık ve topluluk bilincinin de hikâyeleridir.

Kadınların bu empatik yaklaşımı, suyun yalnızca içilebilirliğini değil, paylaşılabilirliğini de sorgulatıyor: “Su hakkı kimin hakkı?” sorusu burada yankılanıyor. Belki de suyun içilebilirliğini artırmaktan önce, suya erişimin adil olmasını sağlamalıyız.

---

Erkeklerin Çözüm Odaklı Planları

Erkeklerin bu konudaki yaklaşımı ise genelde stratejik olur. Forumda mutlaka biri çıkar ve şöyle der:

> “Bence tuzlu suyu arıtan sistemleri ucuzlatmalıyız. Su krizi teknolojik olarak çözülebilir.”

Ve haklıdırlar da. İsrail, Singapur, Suudi Arabistan gibi ülkeler deniz suyunu arıtma konusunda ciddi yatırımlar yapıyor. Ancak bu yöntem enerji tüketimi açısından pahalı ve karbon ayak izini büyütüyor. Bir başka erkek kullanıcı hemen ekler:

> “O zaman güneş enerjisiyle çalışan tuz giderici sistemleri yaygınlaştıralım.”

İşte bu noktada mizah devreye girer; biri alttan yazar:

> “Abi önce bizim apartmanda güneş paneli taktırmayı becerelim, sonra dünyayı kurtarırız.”

Bu ironik diyaloglar aslında forum kültürünün özünü yansıtır: çözüm ararken gülmeyi unutmamak.

---

Sosyal Sınıflar ve Su Eşitsizliği: Kim İçiyor, Kim Susuz Kalıyor?

Su meselesi sadece çevre değil, sınıf meselesidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, gelişmiş ülkelerde kişi başına günde ortalama 300 litre su tüketilirken, Afrika’nın birçok bölgesinde bu miktar 20 litrenin altındadır. Yani biri duşta “biraz daha sıcak” diye suyu akıtırken, başka bir yerde biri içecek bir damla bulamıyor.

Toplumsal sınıflar arasındaki fark, suya erişimde de kendini gösteriyor. Su özel bir meta haline geldikçe, yoksulların suya erişimi giderek zorlaşıyor. Bu, “su aristokrasisi” diyebileceğimiz yeni bir sınıf yaratıyor. Suyun özelleştirildiği ülkelerde insanlar faturalarını ödeyemediği için musluksuz kalıyor.

Forumda bu noktada bir kullanıcı genelde şöyle yazar:

> “Su doğanın değil, şirketlerin malı olursa hepimiz susuz kalırız.”

Ve altına yüzlerce beğeni gelir. Çünkü herkes bilir ki suyun adil dağılımı olmadan içilebilirliğinden söz etmek, okyanustan bardakla su almak gibidir: anlamsız.

---

Mizahla Farkındalık: “Musluğu Açınca Vicdan da Açılıyor mu?”

Su konusu ciddidir ama mizah, farkındalığı derinleştirmenin güzel bir aracıdır. Bir forum kullanıcısı geçenlerde şöyle yazmıştı:

> “Bulaşık makinesini çalıştırırken su tasarrufu modunu seçiyorum ama içimden hâlâ su perilerine özür diliyorum.”

Bu ironik cümle, su tüketiminin sadece rakamlarla değil, vicdanla da ilgili olduğunu hatırlatıyor. Su, insanın doğayla ilişkisinin aynasıdır. Her damla, hem bir yaşam kaynağı hem de bir sorumluluktur.

---

Çözüm Arayışında Kolektif Zeka

Hem kadınların empatisi hem erkeklerin stratejisi birleştiğinde ortaya gerçekten etkili çözümler çıkabilir. Kadınlar suyun korunması konusunda farkındalık yaratırken, erkekler teknolojik altyapıyı geliştirebilir. Ancak cinsiyet odaklı değil, birlikte hareket eden bir “su bilinci” inşa etmek gerekiyor.

Bazı ülkelerde topluluk temelli su projeleri bu dengeyi sağlıyor. Örneğin Kenya’da kadınların yönettiği su kooperatifleri, yerel erkek mühendislerle iş birliği yaparak su kuyuları açıyor. Böylece hem empati hem strateji aynı potada birleşiyor.

---

Forum Tartışması İçin Sorular

1. Suyun ticari bir meta olması sizce doğal mı, yoksa etik dışı mı?

2. Teknoloji mi yoksa toplumsal bilinç mi su krizini çözebilir?

3. Suya erişimde cinsiyet ve sınıf farklarını azaltmak için sizce hangi adımlar atılmalı?

4. Bir bardak su içerken hiç “buna kim ulaşamıyor” diye düşündünüz mü?

---

Sonuç: İçilebilir Su, İçselleştirilebilir Farkındalık

Yeryüzündeki suların büyük kısmı içilebilir değil, evet. Ama belki de asıl sorun suyun kimyasında değil, bizim değer sistemimizde. Çünkü biz suyu “bedava” sandığımız sürece, onu kaybetmenin bedelini ödeyeceğiz.

Suyun içilebilirliği, aslında insanın kendine sorabileceği en basit ama en derin soruyla ilgilidir: “Gerçekten neye değer veriyorum?”

İçilebilir su, belki de sadece temiz olan değil; adil, bilinçli ve ortak sorumlulukla korunan sudur. Ve bu bilinci ne erkekler tek başına stratejiyle, ne kadınlar tek başına empatiyle oluşturabilir. Hepimiz aynı damlanın içindeyiz — ve kimse tek başına akmıyor.

---

Kaynaklar:

- United Nations Water Development Report, 2024

- WHO Global Water Statistics, 2023

- World Bank, Water Inequality and Access, 2024

- Kenya Water Co-Operative Projects, Local Sustainability Journal

---

Su meselesi belki de insanlığın en ciddi ama en insani konusu. Çünkü bazen bir forumdaki küçük bir yorum bile dünyayı değiştirmez — ama bir bardak farkındalık yaratabilir.
 
Üst