Emir
New member
“Lem Yezel” Ne Demek? Anlamın Ağırlığı ve Tartışmanın Nabzı
Şunu peşin peşin söyleyeyim: “lem yezel” ifadesine mistik bir sis perdesi çekip, onu her cümleyi “derin” göstermeye yarayan bir parolaya dönüştürdüğümüzde anlamı değil, tartışmayı fakirleştiriyoruz. Bu yazı, “lem yezel”in gerçekten ne dediğini, nereden geldiğini ve bugün ne işe yarayıp yaramadığını cesurca konuşmak isteyen herkes için. Sıcak bir davet: gelin hem dilin hakkını verelim hem de kavramın ardına saklanan kolaycılıkları masaya yatıralım.
Kelimenin Kalbi: “Lem Yezel”in Sözlük ve Dilbilgisi Arka Planı
“Lem yezel” (لم يزل) Arapçadır. “Lem” geçmişi olumsuzlayan bir edattır; kendisinden sonra gelen fiili (muzari’yi) “cezm” eder ve “-medi/-madı” anlamı kazandırır. “Yezel” fiiliyse “zâle” kökünden gelir; “kesilmek, sona ermek” demektir. Birlikte “lem yezel”in doğal karşılığı “kesilmedi, sona ermedi”dir. Deyimleşmiş kullanımda ise “her daim (öyle) oldu, hep sürüp geldi” anlamına yaklaşır. Klasik metinlerde “lem yezel fulânun…” kalıbıyla “falan kişi hep şöyleydi/öyle kaldı” vurgusu yapılır. Teolojik bağlamda “Lem yezel Allahu…” formu, Tanrı’nın ezeliliğine işaret eden bir dil kalıbıdır: “Allah ezelden beri (daima) …”
Önemli bir not: Tek başına “lem yezel” cümle değildir; bir yükleme, bir habere ihtiyaç duyar. “Lem yezel…” diye başlayıp devamını getirmeden bırakmak, retorik olarak havalı görünebilir; ama dil bilgisel olarak müphem, düşünsel olarak da kaçamak bir tutumdur.
Edebî Aura ve Osmanlı-Türkçe İzleri: Neden Bize Bu Kadar “Derin” Geliyor?
Osmanlı-Türkçe geleneğinde Arapça ve Farsça terkiplere aşinalık, ifadelere bir “yüksek dil” etkisi verirdi. “Lem yezel” bu yüksek dilden arta kalan, günümüzde de “bilgince” görünmek isteyen söylemlerde kolayca parlatılan bir parça. Edebiyatta ve vaaz dilinde, hatta popüler kültürde bu kalıp, “zamana meydan okuyan bir hakikat” duygusunu taşır. Tam da bu nedenle, bazı tartışmalarda “lem yezel” bir argüman değil, bir sis bombası gibi atılıyor: ifade güçlü görünüyor, ama çoğu zaman neyin “daima” sürdüğü açıklanmıyor.
Eleştirel Yaklaşım: “Ezelilik” İddiasının Zayıf Noktaları
Bir: Genelleme hatası. “Daima” dediğinizde, istisna bırakmazsınız. Oysa toplumsal olgular, inanç biçimleri, kültürel kodlar değişkendir. “Lem yezel şöyle olagelmiştir” dediğiniz an, kanıt yükünü sırtlanırsınız. Kanıt yoksa, söz büyülü görünür ama içi boştur.
İki: Belirsiz özne ve yüklem. “Lem yezel” çoğu kez neyin bitmediğini söylemeden kullanılır. “Adalet lem yezel…” mi, “gelenek lem yezel…” mi, “otorite lem yezel…” mi? Belirsizlik, tartışmayı derinleştirmez; muğlaklaştırır.
Üç: Tartışma kaçırma taktiği. Cümlemize “lem yezel” eklediğimizde, sanki tarih ve hakikat bizim lehimize “ezelden kurulmuş” gibi bir hava yaratırız. Bu, ikna değil, gövde gösterisidir. Oysa iyi bir tartışma, karşı tarafın kanıtlarına açık, varsayımlarını şeffaf kılan tartışmadır.
Dört: Zamanı dondurma eğilimi. “Daima” vurgusu, değişimi görmezden gelmeye meyilli. Oysa dil, kültür ve inanç alanlarında süreklilik kadar kopuşlar da belirleyicidir. “Lem yezel”i siper edince dönüşümü konuşmak zorlaşır.
Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Okuması: İki Lens, Bir Tartışma
Erkek katılımcılar, forum ortamında sıklıkla stratejik çerçeve kuruyor: “Bu ifade neyi çözer?”, “Hangi problemi tartışmasız hale getirir?” “Lem yezel”i normatif bir sabite olarak kullanıp, tartışmayı hızlıca stabilize etmeye çalışabiliyorlar. Bu, pratikte düzen hissi verir ama çoğu kez karmaşık gerçekliği kesip atar.
Kadın katılımcılar ise daha empatik, insan hikâyelerine yaslanan bir yaklaşım getiriyor: “Bu ‘daima’ vurgusu kimin deneyimini görünmez kılıyor?”, “Hangi kırılgan sesler bu retorikte kayboluyor?” Bu lens, kalıbın toplumsal etkisini, duygusal yankısını ve dışlayıcı potansiyelini görünür kılıyor.
Dengeli bir tartışma için iki yaklaşımın birlikte çalışması şart: Stratejik lens, iddianın test edilebilirliğini ve kullanılabilirliğini sorgular; empatik lens, iddianın kimleri dışarıda bıraktığını, hangi hayatları gölgelediğini açığa çıkarır.
Teoloji, Felsefe, Güncel Dil: Nerede İşler, Nerede Çöker?
Teolojide: “Lem yezel” Tanrı’nın ezeliliğini anlatmak için köklü bir gelenek taşır. Bu alanda kavram yerindedir; çünkü bahis, zaman-üstü bir varlık anlayışıdır. Fakat aynı kalıbı sosyal olgulara, değişken normlara kaydırdığınızda, metafizikten sosyolojiye “dil seviyesi” atlatmış olursunuz; argümanınız havada kalır.
Felsefede: Varlık ve zaman tartışmalarında “kesintisizlik” iddiası anlamlıdır; ama her iddia, kavramsal ayrımlar (ezelî–ebedî, sürekli–süreksiz, zorunlu–mümkün) ve gerekçelerle desteklenmelidir. “Lem yezel” demek yetmez; “neden?” ve “nasıl?” sorularını da taşımak gerekir.
Güncel dilde: Sözün büyüsü, çoğu zaman düşüncenin yükünü hafifletir. Memleşen, aforizmaya dönüşen “lem yezel” kullanımları, konuşmayı kıvılcımlar ama kanıt sunmaz. Forum kültüründe bu, alkış ve itirazı aynı anda toplar; ısı üretir ama çoğu zaman ışık üretmez.
Somutlaştırma Talebi: “Lem Yezel”i Kullanacaksan, Şunu Yap
1. Özne ve yüklemi netleştir: “Lem yezel X, Y’yi Z biçimde etkiler.” Muğlaklığa izin verme.
2. Zaman kanıtı göster: “Daima” diyorsan, dönemler-arası veri veya metin zinciri sun. Üç örnek değil, tutarlı bir süreklilik argümanı gerek.
3. Sınır çiz: Nerede işlemiyor? İstisnalar neyi anlatıyor? İstisna, kuralı güncelleyen altın madendir.
4. İnsan hikâyesi ekle: Sürekliliğin gerçek hayattaki yankısını göreceksin. “Daima”nın bedeli ya da faydası kime yazılıyor?
5. Alternatif formül üret: “Ma zâle” (“hâlâ”), “lâ yezâlü” (“sürmekte”) gibi nüanslı seçenekler bazen daha doğru olur. Büyük kelime yerine doğru kelimeyi seç.
Gücün Çekimi: Neden Bu Kadar Tutuluyoruz?
Çünkü “lem yezel” bize tarihî bir güven hissi satıyor. Belirsiz dünyada, değişmeyen bir kaya gibi. Ama sahici güven, sorgulamadan değil; sınanmış, saydam argümanlardan gelir. “Daima böyleydi” demek, çoğu zaman “böyle kalsın” demektir. Oysa forumlar, değişebilen aklın çalışma odalarıdır.
Provokatif Sorular: Alevi Yakıtla, Işığı Büyüt
- “Lem yezel” dediğiniz şey, gerçekten veriyle izlenebilir bir süreklilik mi, yoksa geleneksel otoriteye sığınma refleksi mi?
- Hangi konuda “lem yezel” dediğinizde, hangi marjinal deneyimleri görünmez kılıyorsunuz? Bunun etik sorumluluğunu alıyor musunuz?
- Teolojik bir kalıbı toplumsal alana taşırken, hangi kategori hatalarını yapıyoruz? Bir örnekle savunun.
- Stratejik lensle baktığınızda “lem yezel”in pratik çıktısı nedir? Empatik lensle baktığınızda insan maliyeti nedir? Hangisi ağır basıyor?
- “Daima” yerine “çoğunlukla” demek, argümanınızı zayıflatır mı, yoksa daha dürüst ve kullanışlı kılar mı?
Son Söz: Tartışmanın Hakkını Verelim
“Lem yezel”in cazibesi, dile getirdiği süreklilikte değil, bize hatırlattığı sorumluluktadır: Büyük söz söyleyen, büyük kanıt sunar. Erkeklerin stratejik, problem çözme odaklı yaklaşımı bu kanıtın ölçülebilirliğini zorlamalı; kadınların empatik, insan odaklı yaklaşımı ise sözün toplumsal yankısını hesaba katmalıdır. Forumumuzun gücü, bu iki lensin geriliminde filizlenir.
Şimdi söz sizde: “Lem yezel”i nerede kullanıyor, nerede reddediyorsunuz? Hangi örnekleriniz var; hangi metinlerle, hangi verilerle destekliyorsunuz? Kimin hikâyesi bu kalıpta kayboluyor, kimin sesi güçleniyor? Ateşi büyütelim; ama ısı kadar ışık da üretelim.
Şunu peşin peşin söyleyeyim: “lem yezel” ifadesine mistik bir sis perdesi çekip, onu her cümleyi “derin” göstermeye yarayan bir parolaya dönüştürdüğümüzde anlamı değil, tartışmayı fakirleştiriyoruz. Bu yazı, “lem yezel”in gerçekten ne dediğini, nereden geldiğini ve bugün ne işe yarayıp yaramadığını cesurca konuşmak isteyen herkes için. Sıcak bir davet: gelin hem dilin hakkını verelim hem de kavramın ardına saklanan kolaycılıkları masaya yatıralım.
Kelimenin Kalbi: “Lem Yezel”in Sözlük ve Dilbilgisi Arka Planı
“Lem yezel” (لم يزل) Arapçadır. “Lem” geçmişi olumsuzlayan bir edattır; kendisinden sonra gelen fiili (muzari’yi) “cezm” eder ve “-medi/-madı” anlamı kazandırır. “Yezel” fiiliyse “zâle” kökünden gelir; “kesilmek, sona ermek” demektir. Birlikte “lem yezel”in doğal karşılığı “kesilmedi, sona ermedi”dir. Deyimleşmiş kullanımda ise “her daim (öyle) oldu, hep sürüp geldi” anlamına yaklaşır. Klasik metinlerde “lem yezel fulânun…” kalıbıyla “falan kişi hep şöyleydi/öyle kaldı” vurgusu yapılır. Teolojik bağlamda “Lem yezel Allahu…” formu, Tanrı’nın ezeliliğine işaret eden bir dil kalıbıdır: “Allah ezelden beri (daima) …”
Önemli bir not: Tek başına “lem yezel” cümle değildir; bir yükleme, bir habere ihtiyaç duyar. “Lem yezel…” diye başlayıp devamını getirmeden bırakmak, retorik olarak havalı görünebilir; ama dil bilgisel olarak müphem, düşünsel olarak da kaçamak bir tutumdur.
Edebî Aura ve Osmanlı-Türkçe İzleri: Neden Bize Bu Kadar “Derin” Geliyor?
Osmanlı-Türkçe geleneğinde Arapça ve Farsça terkiplere aşinalık, ifadelere bir “yüksek dil” etkisi verirdi. “Lem yezel” bu yüksek dilden arta kalan, günümüzde de “bilgince” görünmek isteyen söylemlerde kolayca parlatılan bir parça. Edebiyatta ve vaaz dilinde, hatta popüler kültürde bu kalıp, “zamana meydan okuyan bir hakikat” duygusunu taşır. Tam da bu nedenle, bazı tartışmalarda “lem yezel” bir argüman değil, bir sis bombası gibi atılıyor: ifade güçlü görünüyor, ama çoğu zaman neyin “daima” sürdüğü açıklanmıyor.
Eleştirel Yaklaşım: “Ezelilik” İddiasının Zayıf Noktaları
Bir: Genelleme hatası. “Daima” dediğinizde, istisna bırakmazsınız. Oysa toplumsal olgular, inanç biçimleri, kültürel kodlar değişkendir. “Lem yezel şöyle olagelmiştir” dediğiniz an, kanıt yükünü sırtlanırsınız. Kanıt yoksa, söz büyülü görünür ama içi boştur.
İki: Belirsiz özne ve yüklem. “Lem yezel” çoğu kez neyin bitmediğini söylemeden kullanılır. “Adalet lem yezel…” mi, “gelenek lem yezel…” mi, “otorite lem yezel…” mi? Belirsizlik, tartışmayı derinleştirmez; muğlaklaştırır.
Üç: Tartışma kaçırma taktiği. Cümlemize “lem yezel” eklediğimizde, sanki tarih ve hakikat bizim lehimize “ezelden kurulmuş” gibi bir hava yaratırız. Bu, ikna değil, gövde gösterisidir. Oysa iyi bir tartışma, karşı tarafın kanıtlarına açık, varsayımlarını şeffaf kılan tartışmadır.
Dört: Zamanı dondurma eğilimi. “Daima” vurgusu, değişimi görmezden gelmeye meyilli. Oysa dil, kültür ve inanç alanlarında süreklilik kadar kopuşlar da belirleyicidir. “Lem yezel”i siper edince dönüşümü konuşmak zorlaşır.
Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Okuması: İki Lens, Bir Tartışma
Erkek katılımcılar, forum ortamında sıklıkla stratejik çerçeve kuruyor: “Bu ifade neyi çözer?”, “Hangi problemi tartışmasız hale getirir?” “Lem yezel”i normatif bir sabite olarak kullanıp, tartışmayı hızlıca stabilize etmeye çalışabiliyorlar. Bu, pratikte düzen hissi verir ama çoğu kez karmaşık gerçekliği kesip atar.
Kadın katılımcılar ise daha empatik, insan hikâyelerine yaslanan bir yaklaşım getiriyor: “Bu ‘daima’ vurgusu kimin deneyimini görünmez kılıyor?”, “Hangi kırılgan sesler bu retorikte kayboluyor?” Bu lens, kalıbın toplumsal etkisini, duygusal yankısını ve dışlayıcı potansiyelini görünür kılıyor.
Dengeli bir tartışma için iki yaklaşımın birlikte çalışması şart: Stratejik lens, iddianın test edilebilirliğini ve kullanılabilirliğini sorgular; empatik lens, iddianın kimleri dışarıda bıraktığını, hangi hayatları gölgelediğini açığa çıkarır.
Teoloji, Felsefe, Güncel Dil: Nerede İşler, Nerede Çöker?
Teolojide: “Lem yezel” Tanrı’nın ezeliliğini anlatmak için köklü bir gelenek taşır. Bu alanda kavram yerindedir; çünkü bahis, zaman-üstü bir varlık anlayışıdır. Fakat aynı kalıbı sosyal olgulara, değişken normlara kaydırdığınızda, metafizikten sosyolojiye “dil seviyesi” atlatmış olursunuz; argümanınız havada kalır.
Felsefede: Varlık ve zaman tartışmalarında “kesintisizlik” iddiası anlamlıdır; ama her iddia, kavramsal ayrımlar (ezelî–ebedî, sürekli–süreksiz, zorunlu–mümkün) ve gerekçelerle desteklenmelidir. “Lem yezel” demek yetmez; “neden?” ve “nasıl?” sorularını da taşımak gerekir.
Güncel dilde: Sözün büyüsü, çoğu zaman düşüncenin yükünü hafifletir. Memleşen, aforizmaya dönüşen “lem yezel” kullanımları, konuşmayı kıvılcımlar ama kanıt sunmaz. Forum kültüründe bu, alkış ve itirazı aynı anda toplar; ısı üretir ama çoğu zaman ışık üretmez.
Somutlaştırma Talebi: “Lem Yezel”i Kullanacaksan, Şunu Yap
1. Özne ve yüklemi netleştir: “Lem yezel X, Y’yi Z biçimde etkiler.” Muğlaklığa izin verme.
2. Zaman kanıtı göster: “Daima” diyorsan, dönemler-arası veri veya metin zinciri sun. Üç örnek değil, tutarlı bir süreklilik argümanı gerek.
3. Sınır çiz: Nerede işlemiyor? İstisnalar neyi anlatıyor? İstisna, kuralı güncelleyen altın madendir.
4. İnsan hikâyesi ekle: Sürekliliğin gerçek hayattaki yankısını göreceksin. “Daima”nın bedeli ya da faydası kime yazılıyor?
5. Alternatif formül üret: “Ma zâle” (“hâlâ”), “lâ yezâlü” (“sürmekte”) gibi nüanslı seçenekler bazen daha doğru olur. Büyük kelime yerine doğru kelimeyi seç.
Gücün Çekimi: Neden Bu Kadar Tutuluyoruz?
Çünkü “lem yezel” bize tarihî bir güven hissi satıyor. Belirsiz dünyada, değişmeyen bir kaya gibi. Ama sahici güven, sorgulamadan değil; sınanmış, saydam argümanlardan gelir. “Daima böyleydi” demek, çoğu zaman “böyle kalsın” demektir. Oysa forumlar, değişebilen aklın çalışma odalarıdır.
Provokatif Sorular: Alevi Yakıtla, Işığı Büyüt
- “Lem yezel” dediğiniz şey, gerçekten veriyle izlenebilir bir süreklilik mi, yoksa geleneksel otoriteye sığınma refleksi mi?
- Hangi konuda “lem yezel” dediğinizde, hangi marjinal deneyimleri görünmez kılıyorsunuz? Bunun etik sorumluluğunu alıyor musunuz?
- Teolojik bir kalıbı toplumsal alana taşırken, hangi kategori hatalarını yapıyoruz? Bir örnekle savunun.
- Stratejik lensle baktığınızda “lem yezel”in pratik çıktısı nedir? Empatik lensle baktığınızda insan maliyeti nedir? Hangisi ağır basıyor?
- “Daima” yerine “çoğunlukla” demek, argümanınızı zayıflatır mı, yoksa daha dürüst ve kullanışlı kılar mı?
Son Söz: Tartışmanın Hakkını Verelim
“Lem yezel”in cazibesi, dile getirdiği süreklilikte değil, bize hatırlattığı sorumluluktadır: Büyük söz söyleyen, büyük kanıt sunar. Erkeklerin stratejik, problem çözme odaklı yaklaşımı bu kanıtın ölçülebilirliğini zorlamalı; kadınların empatik, insan odaklı yaklaşımı ise sözün toplumsal yankısını hesaba katmalıdır. Forumumuzun gücü, bu iki lensin geriliminde filizlenir.
Şimdi söz sizde: “Lem yezel”i nerede kullanıyor, nerede reddediyorsunuz? Hangi örnekleriniz var; hangi metinlerle, hangi verilerle destekliyorsunuz? Kimin hikâyesi bu kalıpta kayboluyor, kimin sesi güçleniyor? Ateşi büyütelim; ama ısı kadar ışık da üretelim.