Kibarlık Budalası Hangi akım ?

Optimist

New member
Kibarlık Budalası: Sosyal Yapılar ve Toplumsal Eşitsizliklerin Yansıması

Giriş: Toplumsal Normların Farkında Olmak

Kibarlık Budalası, bir yandan komik, bir yandan düşündürücü bir yapıt olarak, toplumsal normlara ve sınıf ayrımlarına dair önemli mesajlar verir. Bu oyun, sadece bireysel bir trajedi ya da sosyal bir eleştiri olarak değil, aynı zamanda toplumsal yapıları, cinsiyet normlarını, ırkçılığı ve sınıf farklarını şekillendiren derin bir analiz sunar. Özellikle kadınların, erkeklerin ve toplumun farklı sınıflarından gelen bireylerin, kibarlık adı altında benimsedikleri davranış biçimlerinin sosyal yapılarla nasıl şekillendiğini anlamak için bu eserin toplumsal bağlamda analiz edilmesi önemlidir.

Toplumda kabul gören "kibar" olma anlayışı, genellikle cinsiyet, ırk ve sınıf gibi sosyal faktörlerle iç içe geçmiş bir şekilde karşımıza çıkar. Bu normların dayattığı roller ve beklentiler, bireylerin hem kendi kimliklerini hem de toplumdaki yerlerini nasıl şekillendirdiğini doğrudan etkiler. Bu yazıda, kibarlık budalası fikrinin arkasındaki toplumsal yapıları inceleyecek, bu normların toplumda yarattığı eşitsizlikleri ve bireysel yaşamları nasıl etkilediğini tartışacağız.

Toplumsal Cinsiyet ve Kibarlık Normları

Kadınların ve erkeklerin toplumdaki rol beklentileri, kibarlık kavramı ile doğrudan ilişkilidir. Kadınlar, genellikle kendilerine dayatılan nazik, sabırlı ve alttan alan kimliklerle özdeşleşirler. Bu kimlikler, onların hem kişisel hem de toplumsal ilişkilerinde kibarlığı ve tavizkar davranışları sürekli bir gereklilik olarak dayatır. Kadınların toplumsal düzeyde kibarlık adına baskı altında bırakılmaları, onlara söz hakkı verilmemesi ya da "yerini bilme" gibi normlarla karşılaşmaları sıklıkla gözlemlenen bir durumdur.

Feminist teoride, bu tür davranışların, toplumun kadınları edilgen ve pasif konumlara ittiğini savunan görüşler vardır. Örneğin, Simone de Beauvoir, kadının toplumsal konumunun büyük ölçüde toplumun cinsiyetçi normları ve beklentileri tarafından belirlendiğini belirtir. Kadınlar, genellikle "kibar" olmanın ötesinde, kendilerini sürekli olarak başkalarına adayan, kendi istek ve ihtiyaçlarını ikinci plana atan bireyler olarak görülürler. Bu durum, kadınların sosyal rollerine dair baskıları daha da derinleştirir.

Ancak, bu kibarlık normları her kadın için aynı şekilde işlemez. Farklı sınıf, ırk ve kültürlerden gelen kadınlar, kibarlık kavramını farklı şekillerde deneyimlerler. Örneğin, etnik kimlikleri nedeniyle daha fazla stereotipe tabi tutulan kadınlar, toplumsal beklentilerin daha baskın olduğu ortamlarda daha fazla "kibar" olma zorunluluğuyla karşı karşıya kalabilirler.

Erkeklerin Kibarlık ve Sosyal Statü İlişkisi

Erkekler için kibarlık genellikle farklı bir boyut taşır. Toplumun erkeklere yüklediği normlar, onlardan güç, otorite ve bağımsızlık gibi özellikleri bekler. Bu normlar, erkeklerin kibarlık anlayışlarını da şekillendirir; çünkü kibarlık, bir anlamda zayıflık veya edilgenlik olarak algılanabilir. Erkeklerin kibarlık adı altında sosyal kuralları ne şekilde içselleştirdiği, çoğu zaman toplumsal statüleriyle doğrudan ilişkilidir. Yüksek statülü erkekler, kibarlık anlayışlarını güç ve etki sağlama aracı olarak kullanabilirlerken, daha düşük statüye sahip olan erkekler bu normları daha dar bir çerçevede, toplumun onlara yüklediği sorumluluklar doğrultusunda yaşamak zorunda kalabilirler.

Erkeklerin kibarlık gösterileri, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini pekiştirebilir. Erkekler arasında kibarlığın "saygı" ve "güç"le ilişkilendirilmesi, onları duygusal ifadelerden, empatik tutumlardan uzaklaştırabilir ve duygusal bastırma gibi davranışları tetikleyebilir. Bu da erkeklerin, toplumun kendilerinden beklediği gibi "güçlü" olmaya çalışırken kibarlığın yalnızca bir sosyal maske haline gelmesine neden olabilir.

Irk ve Sınıf Perspektifinden Kibarlık

Toplumsal sınıf ve ırk, kibarlık normlarının uygulanmasında belirleyici bir rol oynar. Farklı sınıflardan ve ırklardan gelen bireyler, kibarlık kavramını ve ona ilişkin toplumsal beklentileri farklı deneyimler. Özellikle alt sınıflardan gelen bireyler, kibarlık anlayışını hayatta kalma ve statü kazanma aracı olarak kullanabilirler. Diğer yandan, üst sınıfların kibarlık anlayışı genellikle ayrıcalıklarını ve sosyal üstünlüklerini gizleme işlevi görebilir.

Beyaz ve elit sınıflardan gelen bireyler için kibarlık, zaman zaman bir ayrıcalık simgesi olabilirken, diğer etnik gruplardan gelen bireyler için kibarlık, toplumun onları dışlayıcı davranışlarını yumuşatmaya yönelik bir strateji olabilir. Yani, kibarlık toplumsal sınıflara ve ırksal kimliklere göre şekillenir ve bazen bir gösteriş, bazen de bir hayatta kalma mekanizması olarak karşımıza çıkar.

Sonuç: Kibarlığın Toplumsal Eşitsizliklerle İlişkisi

Kibarlık Budalası, toplumsal yapılar ve eşitsizlikler ışığında, kibarlık normlarının ne denli derinlemesine toplumsal bir inşa olduğunu gösteriyor. Toplumda kibarlık olarak dayatılan normlar, toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk gibi faktörlerle iç içe geçmiş, bireylerin davranışlarını şekillendiren önemli unsurlardır. Kadınların kibarlık normları ile karşılaştığı zorluklar ve erkeklerin kibarlığı güç ve statü aracı olarak kullanma eğilimleri, toplumsal eşitsizliklerin ve normların nasıl yeniden üretildiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Toplumun kibarlık anlayışının, sadece bireysel bir özellik olmadığını, aynı zamanda toplumsal yapıları ve ilişkileri yeniden üreten bir araç olduğunu unutmamalıyız. Bu normları sorgulamak, eşitsizlikleri aşmanın önemli bir adımı olabilir. Peki, kibarlık ve toplumsal normlar arasındaki bu ilişkiyi daha adil bir toplum kurmak için nasıl dönüştürebiliriz? Kibarlık, toplumsal eşitsizliklerin pekişmesinin bir aracı olmaktan nasıl çıkabilir?
 
Üst